‘Kuran-ı Kerİm’de İsa’ Problemİ
- kesfetmekursu
- 26 Tem 2024
- 7 dakikada okunur
"Kuran'da İsa" konusunu incelerken aşağıdaki gözlemlerde bulundum:

1. Kuran, İsa hakkında bazı şaşırtan ifadelerde bulunur: - Bakire Meryem ona, Allah'ın Ruhu'nun Meryem’e üflenmesiyle, herhangi bir erkek müdahalesi olmaksızın gebe kalmıştır (Enbiya 21:91).
- Beşikte bir bebekken bile önemli bir konuşma yapmıştır (Meryem 19:30-33).
- Allah'ın açık izniyle olağanüstü mucizeler gerçekleştirmiştir (Al-i İmran 3:49; Maide 5:110 ve 112-115).
- Allah ona 'Kitabı, Hikmeti, Tevrat ve İncil'i' (Al-i İmran 3:48), yani ilahi vahyin bütününü, öğretmiştir.
- Dünyadan ayrılması, Allah'ın Kendisine yükseltilmesiyle sonuçlanır (Al-i İmran 3:55; Nisa 4:158).
- Orada Allah'ın huzurunda, Allah'ın temsilcisi olarak Hz. Adem’in yaratılış zamanki durumuna benzer (Al-i İmran 3:59).
- İsa'yı izlemek, kıyamet gününe kadar inanmayanlara karşı üstünlük sağlar (Al-i İmran 3:55).
- İsa'ya, Kuran'da belirtildiği gibi inanmayan herkes Allah'ın laneti altına girer (Al-i İmran 3:61). Hz. Muhammed bile İsa hakkındaki gerçeklerden şüphe duymaması için uyarılır (Al-i İmran 3:60).
- İsa, insanlığın dirilişinin bir işaretidir / alametidir / bilgisidir (Zuhruf 43:61).
- O, kıyamet gününde, ehl-i kitabın kendisine olan imanlarına dair onların aleyhine şahitlik edecektir (Nisa 4:159).
- Allah onu peygamberler arasından, mahşerde, onu izlemiş olanlara şefaat edecek tek kişi olarak seçer (Maide 5:109-110 ve 117-120).
- İsa'ya muazzam nitelikler atfedilmektedir: o; günahsızdır (Meryem 19:19), diğer peygamberlerden üstündür (Bakara 2:253), salih biridir (Al-i İmran 3:46 ve Enam 6:85), mübarek kılınmıştır (Meryem 19:31), insanlık için bir işarettir (Enbiya 21:91 ve Meryem 19:21), bu dünyada ve ahirette Allah'a yakın kılınmıştır (Al-i İmran 3: 45), saygın kılınmış birisidir (Al-i İmran 3:45), Allah'ın insanlara karşı olan rahmetidir (Meryem 19:21), Allah'ın hoşnut olmayacağı bir şey söyleyemeyendir (Maide 5:116), dünyevi varlığı boyunca Allah'ın ruhuyla güçlendirilmiştir (Maide 5:110, Bakara 2:87 ve 253).
- İsa'ya olağanüstü unvanlar verilmiştir: 'Meryem’in oğlu' (Maide 5:46, 114, vs.), 'Allah'ın kulu' (Meryem 19:30 ve Nisa 4:172), bir 'peygamber' (Nebi, Meryem 19:30), 'Allah'ın elçisi' (Bakara 2:253, Al-i İmran 3:49, 53, Nisa 4:171), 'Mesih' (Nisa 4:172, Maide 5:72, vs.), 'Allah'ın sözü’ (Al-i İmran 3:45; bi-kelimetin, Nisa 4:171; ‘kelimetuhu’), 'Allah'tan bir ruh' (Nisa 4:171).
2. Ancak Kuran İsa'yla ilgili bazı açık uyarılar da içermektedir: - İsa (tıpkı annesi gibi) Allah'a eş kılınmamalıdır (Nisa 4:171, Maide 5:72-75 ve 116-118).
- İsa'nın Allah'ın fiziksel oğlu olmadığı tekrar tekrar vurgulanır (Nisa 4:171, Meryem 19:88-93, Müminun 23:91, İhlas 112:1-4).

3. Bu nedenle Kuran tefsircileri zor bir durumdadır: Olumlu ifadeleri vurgulayıp böylece reddettikleri Hristiyan Teslis yorumlarının değirmenine su taşıma tehlikesine mi girmelidirler; yoksa bundan kaçınmak için, olumlu ifadeleri o kadar önemsizleştirip onları uyarılarla mı donatmalıdırlar? Bu ikilem, Kuran’ın İsa hakkındaki ifadelerinin tarafsız bir şekilde ele alınamamasıyla sonuçlanmaktadır. Bunu yaparken, çeşitli yorumcular, İsa'yı hiçbir koşulda çok yüksek bir mertebeye yerleştirmemek için çeşitli yöntemler kullanmaktadır:
- İsa hakkındaki önemli ifadeler gizlenir ve gerçek anlamda yorumlanmaz. Odağa onların yerine önemsiz şeyler konulur:
'Kuran Yolu' adlı tefsir eseri, Enbiya 21:91 bağlamında – ‘İffetini korumuş olan kadını [i.e. Meryem] da an! Ona ruhumuzdan üfledik; onu ve oğlunu cümle âlem (el-âlemuun) için bir işaret kıldık' - 'iffet' terimini ayrıntılı olarak ele alsa da 'ruhumuzdan üfledik' ve 'âlem için işaret' gibi konuların anlamı üzerinde pek durmamaktadır.1
- İsa hakkındaki olumlu ifadeler vurgulanmakta, ancak hemen tekrar önemsizleştirilmektedir: Seyyid Kutub İsa’nın doğumunu 'İnsanlara göre gerçekten büyük bir hayretengiz' olarak kabul etse de, insani sınırlamalarla kısıtlanamayan Allah için bu mucizenin olağanüstü bir şey olmadığını eklemekte gecikmez.2 Kuran da, Seyyid Kutub’a göre, bu olayı anlatırken, İsa'nın diğer peygamberlerden hiçbir şekilde ayrılmadığını ve bu doğaüstü olayın doğal ve normal üreme mucizesinin bir ifadesinden öte geçmediğini açıkça ortaya koyar.3
- İsa hakkındaki olumlu ifadeler bir noktaya kadar tartışılır, ancak daha sonra insan aklı için anlaşılmaz oldukları söylenir ve sıkça, daha fazla araştırmanın mümini ciddi tehlikelere maruz bırakabileceği uyarısı eklenir: Seyyid Kutub, İsa hakkındaki olumlu ifadeleri meslektaşlarının çoğundan daha büyük bir özenle ele alması bakımından tefsirciler arasında takdire şayan bir istisnadır. Örneğin, Meryem'in gebe kalması konusunda ‘söz konusu doğumun yaşadığımız dünyada bir benzeri olmadığı’nı gözlemliyor.4 Ancak daha sonra insanlığın; İsa'nın, Allah'ın Ruhu’nun üflenmesiyle gerçekleşen yaratılışını asla tam olarak kavrayamayacağı uyarısını ekler: ‘Biz bu hayatın sonuçlarını kavrayabiliyor niteliğini bilmiyoruz. Aslında onu bilmememiz gerekir. Zira onu bilmemiz yeryüzünde Hilafet görevini yerine getirmede gücümüzü artırmıyor. Çünkü hayatı yaratma, halife olma görevinin kapsamına girmiyor.’5 Böylece çok heyecan verici bir şekilde ortaya atılan bu konu, Kutub'un gözünde kapanmıştır.6
Kuran tefsircileri tarafından İsa'nın ele alınışıyla bağlantılı olarak yukarıda bahsedilen yaklaşımların etkileşimi, İsa'nın çok olumsuz ve ağır bir tasvirine yol açmaktadır. Kuran'daki her olumlu bahsi tefsir eserlerinde - otomatik bir refleks gibi - küçümsenir ve bundan çok fazla çıkarım yapılmaması uyarısıyla birlikte verilir.
Beni özellikle şaşırtan, İsa'nın yaşamı ve eylemleriyle ilgili malzemeyi - bunun yanlış öğretilere, hatta kafaları karıştırmaya ve çıkmaza girilmesine yol açabileceği gerekçesiyle - daha fazla araştırmamaya yönelik tekrarlanan uyarıydı. İsa hakkındaki Kuran materyalinin derinlemesine incelenmesine karşı bu tür bir uyarı, böyle bir çalışmanın iman hayatı için tümüyle gereksiz ve aslında sadece zararlı olduğu iddiasıyla gerekçelendirilmektedir.7
İsa’nın hayatında insanlarca genel olarak anlaşılmaz olaylar kategorisinde, yazara bağlı olarak onun olağanüstü doğumu, bu dünyadan ayrılma şekli, son yargı ile bağlantılı görevleri ve onunla ilgili 'Allah’ın Sözü', 'Allah'ın bir Ruhu' veya 'Son Saatin İşareti' gibi tanımlamalar bulunmaktadır. Başka bir deyişle, Kuran'daki İsa tasvirlerinin büyük çoğunluğu müfessirler için 'insanlar tarafından anlaşılamaz' kategorisine girmektedir.

4. Kuran mesajı ve tefsir yorumu örtüşmemektedir: İsa'nın yaşamına bu tür korkuyla şekillenen bir yaklaşım, ilgili okuyucu için hiç de tatmin edici değildir. Allah'ın neden özellikle İsa'yla bağlantılı olarak böylesine harika, ama inananlar için anlaşılmaz bir şekilde davrandığı sorusu tatmin edici bir yanıt arar. Bir yanıt bulma ihtiyacı; Allah'ın İsa ile harika bir şekilde yaptıklarının, insanlık için bir işaret ve doğru imanın temeli olması gerektiğinin tekrar tekrar vurgulanmasıyla artar:
Olağanüstü gebe kalışı, ('Ona ruhumuzdan üfledik') Meryem’i ve İsa'yı 'cümle âlem (el-âlemuun) için bir işaret' yapar (Enbiya 21:91). Allah'ın İsa'ya yaptırdığı mucizeler, Allah'ın 'lütfettiği[...] nimetleri'n ifadesi ve inanmayanlar için 'açık kanıtlar' (Maide 5:110), inananlar içinse 'şüphesiz bir âyet'tir (Al-i İmran 3:49; Elmali Meali). İsa'nın dünyadan ayrılmasına ve 'Allah katına’ ve ‘himayesine' yükseltilmesine inanılmalıdır ve bu, son yargıda kabul konusu olacaktır (Nisa 4:159). İsa 'son saatin bir alameti' olduğu için, Hz. Muhammed'in çağdaşları ve Kuran okuyucuları genel diriliş hakkında 'sakın ondan şüphe’ etmemelidir, 'bu dosdoğru yoldur' (Zuhruf 43:61). 'Allah'ın sözü' ve 'Allah'ın bir ruhu' unvanları, Allah hakkında yanlış bir şey söylememe uyarısı bağlamında geçer (Nisa 4:171).
Başka bir deyişle, Kuran tefsircileri tarafından İsa bağlamında 'insanlar için anlaşılmaz' olarak nitelendirilen durumların çoğu, Kuran'da 'açık bir işaret' ve 'cennete kabul için iman temeli' olarak tanımlanmaktadır. Açıkça görülüyor ki, Kuran'ın ifade etmek istedikleri ile müfessirlerin neyi ifade olarak kabul ettikleri arasında derin bir uçurum vardır. Kuran'ın hakkını vermek için, her zorluk barındıran konuyu 'anlamını sadece Allah bilir' demekle kapatmak yerine, Allah'ın müminlere bu işaret yoluyla ne iletmek istediği ve cennete girmek için tam olarak neye inanılması gerektiği sorusunun peşine düşülmelidir. Ne yazık ki tefsircilerin İsa bağlamında 'kurtuluş için gerekli olan' bilgileri okuyucularından sakladıklarını düşünmemek zor.
Sonuç olarak: Kuran'da ve Tefsir eserlerinde İsa hakkındaki ifadeler arasındaki bu tutarsızlık; Kuran'da İsa'nın ele alınışında kullanılan yorum yöntemlerinin Kuran ifadelerinin asıl niyetlerine uygun olmadıkları şüphesini doğurmaktadır. İsa'nın Kuran'daki tasvirinin gerçekten hakkını verebilmek için Kuran'ı yorumlamanın yeni yollarının bulunması gerektiğine tümüyle inanıyorum.
0 ‘Senin izinden giden gerçek müminleri’ (bakın: Mahmut Kısa Meali); Meallerde genellikle ‘uyanlar’ veya ‘tabi olanlar’ kullanılır. T-b-a - ت ب ع ‘... bir kişinin izinde gitmek anlamını taşır. Bu, bazen bizzat bedenle izlemeyi bazen de onu örnek almayı (lider edinmeyi) ifâde eder.’ (Râgıb el-İsfehânî'nin el-Müfredât fî Garîbi'l Kur'ân eserinde; ‘T-b-a - ت ب ع’ in https://www.kuranmeali.com/Aciklama.php?id=173&islem=mufredat&kok=%D8%AA%20%D8%A8%20%D8%B9 (05/07/2024); Burada İsa'nın gelecekteki takipçileriyle ilgili olarak öğrencilerine verdiği buyrukla bir bağlantı var gibi görünmektedir: ‘size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin’ (Matta 28:20).
1 Kur'an Yolu Tefsiri, Cilt: 3 s. 698, https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Enbiy%C3%A2-suresi/2574/91-ayet-tefsiri (19/01/2023).
2 'Şimdi İsa'nın doğuşuna geliyoruz. İnsanlara göre gerçekten büyük bir hayretengiz, Allah'ın mutlak iradesine göre ise normal bir iş olan meseleye... ’ (Seyyid Kutub, Kuran'ın Gölgesinde, s. 271.).
3 'Daha önce de belirttiğimiz gibi, surenin ötedenberi üzerinde yoğunlaştığı temel mesele şudur: Tevhid meselesi, uluhiyet birliği, hakimiyet birliği. İsa kıssası - bu derste kaydedilen kıssalar onu tamamlamaktadır - da bu gerçeği vurgulamakta, Allah'ın çocuk ve ortak edinme düşüncesini reddetmektedir, bu şüphenin tutarsızlığını ve basit bir anlayış olduğunu açıklamaktadır. Meryem'in doğuşunu ve hayatını açıkladıktan sonra; İsa'nın doğuşu, Peygamber oluş tarihi ve bununla ilgili olayları öyle bir yöntemle anlatmaktadır ki, onun gerçek bir insan ve Peygamberler zincirinden bir halka oluşu ile, durumunun onların durumu, yapısının onların yapısı gibi olduğunda herhangi bir kuşkuya yer bırakmamaktadır. Doğuşu esnasında ve hayatı boyunca meydana gelen olağanüstü olayları gizemlilikten ve kapalılıktan uzak bir biçimde, insanın aklını ve gönlünü rahatlatacak nitelikte açıklamaktadır. Böylece insan, İsa'nın doğuşu ve hayatını normal bir yaşam öyküsü olarak algılamakta ve hiçbir şeyi yadırgamamaktadır. Kıssanın hemen ardından şu ilave edilmektedir: "Allah katında İsa'nın durumu Adem'in durumu gibidir. O'nu topraktan yaratmış, sonra O'na `ol' demiş Oda oluvermişti." Burada kalp, kesin bilginin serinliğine ve neşesine kavuşuyor. Bir çırpıda kavranabilecek şu gerçek etrafında bu şüphelerin nasıl oluşturulduğuna hayret ediyor!’ (Seyyid Kutub, Fizilalil Kuran Tefsiri, s. 266).
4 Seyyid Kutub, Fizilalil Kuran Tefsiri, s. 271.
5 Seyyid Kutub, Fizilalil Kuran Tefsiri, s. 273.
6 ‘Artık insanlar yaradılışın bu kurala göre [kadın ile erkeğin birleşmesidir ] meydana gelmesine alıştılar. Bu esnada yüce Allah insanoğullarından biri üzerinde daha önce seçtiği kurala aykırı bir uygulamak bulunmayı diledi. Onu, ilk yaratmaya tıpatıp uymasa da ona yakın ve benzer bir biçimde yaratmak istedi. Bu yaratılışta yalnız bir kadın unsuru vârdı. Burada başlangıçta hayatı meydana getiren nefhayı almakta ve kadında bir hayat meydana gelmiş olmaktadır! Bu nefha sözün kendisi midir? Bu söz iradeyi yönlendiren bir söz müdür? Bu söz hem gerçek olabilen hem de iradeyi yönlendirmekten kinaye olabilen "ol" emri midir? Bu söz İsa mıdır? Yoksa İsa'nın kendisinden yaratıldığı nesne midir? Bunların hepsi şüphelerin dışında hiç bir fayda sağlamayan konulardır. Bunlardan anlaşılması gereken şudur: Yüce Allah benzeri bulunmayan bir hayat yaratmàyı dilemiş, hayatı kendi ruhundan bir nefha ile fakat özgür iradesine uygun bir biçimde bu hayatı yaratmıştır. ... İşte mesele bu kadar kolay anlaşılabilecek niteliktedir. Olayın meydana gelişi şüpheleri uyandırmaz’ (Seyyid Kutub, Fizilalil Kuran Tefsiri, s. 273).
7 İsa'nın dünyadan ayrılmasının (Al-i İmran 3:55) bahsedilmesiyle bağlantılı olarak Kutub şu gözlemi yapar: 'Fakat O'nun vefatı nasıl gerçekleşti ve o nasıl yükseltildi ... Bu konu Allah'tan başkasının yorumunu bilemeyeceği "müteşabih" kapsamına giren gayb meselesidir. Onları araştırmakla elde edilecek yararlı bir sonuç yoktur. Ne inançta ne de hukukta bunun bir yararı olmaz. Bu meselelerin peşine düşenler ve onları tartışma konusu edenler sonunda kuşkuya kapılırlar, kafaları karışır ve çıkmaza girerler. Allah'ın bilgisine havale edilen bu meselede ne kesin bir gerçeğe ne de gönül huzuruna kavuşabilirler.’ (Seyyid Kutub, Fizilalil Kuran Tefsiri, s. 277).
Comments