top of page

Kuran'ın İsa hakkındakİ ana mesajı nedİr?

  • kesfetmekursu
  • 13 Ağu 2024
  • 5 dakikada okunur

Kuran'da İsa hakkında son derece olumlu ifadeler olduğu gibi bazı uyarılar da vardır. Tefsir

İstanbul Eminönü’nde Ayasofya Camii Müzesi'nde yer alan Meryem ile İsa ve Vaftizci Yahya Mozaiği

yazarları İsa'nın yaşamı ve hizmetine ilişkin bu iki farklı yaklaşım arasında sürekli sıkışıp kalmaktadır. Bu nedenle birçok müfessir kendisini, her olumlu ifadeyi hemen İsa hakkındaki olumsuz ifadeler havuzundan bir uyarı ile görecelendirmek zorunda hisseder. Böylece Kuran'ın İsa hakkında ağırlıklı olarak uyarıcı bir şekilde bahsettiği ve asıl niyetinin Hristiyanların İsa'nın şahsına ilişkin anlayışını düzeltmek olduğu izlenimi yaratılmaktadır.


Bu tefsir eserlerini okurken, bu yaklaşımın müfessirleri Kuran'daki ifadelerle tekrar tekrar çelişkiye düşürdüğünü fark edip okuyucu için İsa hakkında 'kurtuluşuna gerekli' olan gerçeklerin ondan gizlendiği izleniminden kurtulamıyorum (bkz. 'Kuran ve Tefsir Arasındaki Çelişkiler' listesi). Bu nedenle merak etmeye başlıyorum: Kuran'ın İsa portresiyle ilgili amacı nedir? Kuran'ın İsa hakkındaki bildirisi ağırlıklı olarak olumlu mu yoksa ağırlıklı olarak uyarıcı mı? Bu soruyu cevaplayabilmek için Kuran'da İsa hakkında merkezi bir ifade arayıp bunu Al-i İmran 3:59'da buluyorum:


631 yılında Hz. Muhammed Necranlı Arap Hristiyanlarla bir araya geldi. Konuştukları konu İsa Mesih'ti. Mesih hakkındaki bu diyalogun bir özeti Al-i İmran Suresi'nin ilk ayetlerinde yer almaktadır.1

İsa'nın yaşamı ve hizmetinin çeşitli yönleri ele alındıktan sonra (bkz. Al-i İmran 3:33-57), konunun sonu belirtilir: ‘İşte bu sana okuduğumuz apaçık delillerdir, hikmet dolu sözlerdir’ (Al-i İmran 3:58). Ama konu kapanmadan önce, İsa'nın yaşamının önemi bir kez daha son bir ayette – tabiri caizse, Kuran’ın İsa hakkındaki inanç bildirgesinde – vurgulanıp özetlenir:

Allah katında İsa'nın durumu, Âdem'in durumu gibidir’ (Al-i İmran 3:59; Yaşar Nuri Öztürk).


Bu ayetteki ifadenin önemi, hemen ardından Muhammed'e söylenen şu sözlerle, ‘(İsa hakkında sana verilen) bu haber Rabbinden gelen bir gerçektir. Öyleyse kuşkuya kapılanlardan olma!’ (Al-i İmran 3:60, Cemal Külünkoğlu Meali) ve ardından gelen 'beddua' (a. 61) ile daha da vurgulanır:

61. ayet, "Mübahele" ayeti olarak bilinir. Bu ayet, kimin doğru olduğunu su götürmez bir şekilde belirleyecek bir işaret için Allah'a karşılıklı yalvarış ve duayı ve ardından yalancının lanetlenmesini anlatır:

Sana gelen bu bilgiden sonra her kim bu konuda seninle tartışmaya kalkışırsa, de ki: “Gelin, çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra da Allah’ın lâneti yalancıların üzerine olsun diye dua edelim.”’ (Al-i İmran 3:61).

Başka bir deyişle, 59. ayetin içeriği o kadar önemlidir ki, Muhammed kendi ailesini tehlikeye atarak ifadenin doğruluğunu test etmekten çekinmez. Yani, 59. ayet ve ondan önce gelen ayetler (Al-i İmran 3:33-59), Kuran'daki diğer hiçbir ifadede olmadığı gibi, Hristiyanlar ve Müslümanlar tarafından tartışmasız kabul edilmesi ve inanılması gereken mutlak temel gerçek(ler) içermektedir. Bizim görevimiz bu gerçeğin izini sürmek ve bunların İsa hakkında ağırlıklı olarak olumlu mu yoksa uyarıcı ifadeler mi olduğunu belirlemek olacaktır.


İslamİ Anlayışta İsa İle Adem’İn Karşılaştırılması


Al-i İmran 3:59 bağlamında, İslami yorumcular şu varsayımlarda bulunurlar:

  1. Bu ayette Adem'in yaratılışı İsa'nın doğumuyla karşılaştırılmaktadır. Meryem’in, kendisinin bir erkek tarafından dokunulmadan nasıl hamile kalabileceği sorusuna, melek şöyle cevap verir: '... İşte öyle, Allah dilediğini yaratır, bir işin olmasını istedi mi ona sadece ‘ol!’ der, o da oluverir’ (Al-i İmran 3:47). Bu karşılaştırmayı gerekçelendiren, iki ayette (Al-i İmran 3:47 ve 59) de geçen: Allah sadece "ol!" der, o da oluverir’, sözleridir. Gerçekten de Al-i İmran 3:59'da İsa, Allah tarafından tam da bu sözlerle yaratılan Âdem ile karşılaştırılır: Allah 'onu topraktan yarattı, sonra ona "ol!" dedi, o da oluverdi'. Bu nedenle, bu iki peygamberin odak karşılaştırılma noktasının, Allah'ın aynı "ol!" emriyle gerçekleşen asli yaratılışlarının olduğu varsayılmaktadır. Dahası, her iki durumda da Allah kendi ruhunu maddeye üflemiştir – Allah, Adem'in durumunda, kendi ruhunu insan şekline getirilmiş toprağa (Sad 38:71); İsa'nın durumunda ise, kendi ruhunu Meryem'e üflemiştir (Enbiya 21:91).

  2. Ayrıca, bu iki peygamberin yaratılışındaki benzerlik nedeniyle, doğalarının da aynı olması gerektiği varsayılır: nasıl ki Adem Allah'ın Ruhu'nun üflenmesine rağmen sadece insansa - ne Yahudiler ne de Hristiyanlar bunun aksini iddia eder - İsa da insandan başka bir şey değildir - ancak İsa söz konusu olduğunda, Hristiyanlar onun olağanüstü doğumu nedeniyle kendisinin ilahi bir doğaya sahip olduğunu savunur. Müslüman tefsircilere göre, iki peygamber arasında bir fark olsa olsa, Adem'in doğumunun İsa'nınkinden de mucizevi olmasıdır, çünkü Adem'in ne annesi ne de babası, ama İsa'nın en azından bir annesi vardı.

  3. Son olarak, Muhammed'in bu ayetle Hristiyanların yanlış anlayışını düzelttiği sonucuna varılmaktadır: tefsir ve hadis literatüründeki açıklamalara dayanarak (2) Muhammed ve orada mevcut olan Hristiyanların şu noktada birbirleriyle çeliştikleri varsayılmaktadır: Hristiyan heyeti, yapılan argümantasyona göre, Meryem’in İsa'ya olağanüstü bir şekilde gebe kalmasına dayanarak, İsa’nın Tanrı'nın Oğlu olduğunu iddia edip, bundan onun tanrısallığını türetmiş. Muhammed bu ʻyanlışʼ iddiayı düzeltmiş ve Âdem örneğiyle İsa'nın insanlığını savunmuş, tıpkı başka bir yerde de gördüğümüz gibi: ʻİşte Meryem oğlu Îsâ ... konuda gerçek söz de bu. ... Allah’ın bir evlât edinmesi olacak şey değildir. O, bundan münezzehtir. Bir işe karar verdiği zaman ona sadece “ol!” der, hemen olur. Îsâ şunu da söyledi: “Muhakkak ki Allah, benim de rabbim, sizin de rabbinizdir. O halde O’na kulluk edin, doğru yol budur”’ (Meryem 19:34-36).

  4. Bu yoruma göre, edilen beddua; Muhammed'in, konuştuğu Hristiyanlara İsa'nın tanrısallık inancından uzaklaşmaları için yaptığı bir çağrıdır. Muhammed ve ailesi İsa'nın tanrısal olmadığını, diğer tarafta Hristiyanlar ve aileleri ise İsa'nın tanrısallığını savunmaktadırlar. Beddua aracılığıyla Allah bu iki taraf arasında hüküm verecektir. Öncesinde Allah Muhammed'i; Hristiyanlarla aynı ayartılmaya, yani İsa'yı doğumundan dolayı tanrısallaştırmaya, kapılmaması konusunda uyarır (Al-i İmran 3:60).


Özetle, bu ayetin yorum tarihinde, İsa hakkındaki olağanüstü gerçeğin Hristiyanlara yönelik bir uyarı ve onların anlayışlarını düzeltme olarak kavrandığını gözlemliyoruz: İsa ne Allah'tan doğmuştur ne de ona eştir! O da tıpkı Âdem gibi Allah tarafından yaratılmıştır; tek fark Adem'in ne annesinin ne de babasının olması, oysa İsa’nın sadece babasız olarak bir anneden gebe kalıp doğmasıdır. İsa'nın doğumu kesinlikle olağanüstüdür, ancak onu diğer peygamberlere üstün kılacak kadar olağanüstü de değildir. Ne de olsa Hz. Âdem biraz daha özel yaratılmıştır. Böylece incelediğimiz ayet İsa'yı, kendisinden önceki ve sonraki peygamberlerin uzun sırasındaki doğal yerine yerleştirir.

Ortalama bir okuyucu ayrıca, ayet içeriğinin esas olarak Hristiyanlar ya da belki İsa'da 'sıradan' bir peygamberden fazlasını görme tehlikesiyle karşı karşıya olan insanlar için olduğunu varsayar. Kuran bu ayetle onların İsa hakkındaki yanlış ve abartılı fikirlerini düzeltmektedir.

Öte yandan bu anlayışa göre, İsa'yı zaten 'birçok peygamber arasından biri' olarak bilen Ortodoks Müslümanlar için ayette önemli bir meydan okuması yoktur. Aksine, Al-i İmran 3:59 Müslümanları, Tevhide (tek Tanrı inancı) ve İsa'nın diğer tüm peygamberler gibi Allah'ın tek evrensel vahyini ilan eden bir peygamber olarak rolüne olan doğru inançlarında teyit eder.

Eğer bu yorum ayetin söylemeye çalıştığını yakalıyorsa ve eğer bu ayet gerçekten de Kuran'ın İsa hakkındaki ana mesajlarından biriyse, o zaman Kuran'ın İsa hakkındaki öğretisinin merkezinin, Hristiyanlar tarafından ilan edilen İsa'nın eşsizliğinin (tanrısallığının da dahil) bir yalan olduğunu ortaya koymak olduğu sonucuna varmak gerekir. O halde Kuran'ın İsa hakkındaki ana mesajı, İsa'nın Hristiyan görüşüne tepki olarak, özünde olumsuz ve düzeltici olacaktır. Aynı birçok tefsirde, Kuran'da İsa'nın geçtiği her ayetin yorumundan okunduğu gibi.


İsa'nın bir takipçisi olarak benim için ortaya çıkan soru, Al-i İmran 3:59'un bu yorumunun orada İsa hakkında verilen ifadenin hakkını verip vermediğidir. Yoksa başka sonuçlara götürebilecek başka olası yorumlar var mıdır? ...

1 En azından 33-63. ayetler bu dinlerarası görüşmeye aittir (bkz. Sekiye Sönmez, 'Necrân'da Hıristiyanlık ve Hz. Muhammed'in Necrân Hıristiyan Din Adamlarıyla Münasebetleri', s. 22, Dipnot 115: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/510838 (ziyaret tarihi: 16/03/2023)):

'Kaynaklarda Âl-i İmrân Suresinin kaç âyetinin Necrân Hıristiyanlarıyla ilgili olduğu hakkında farklı bilgiler bulunmaktadır. Bu çerçevede bazı kaynaklar, Surenin başından itibaren 83 âyetinin Necrân heyeti hakkında nazil olduğunu belirtmekte (İbn Kesîr, Tefsîru’l- Kur’ani’l-Azîm, I, s. 343); bazıları da bu surenin farklı zamanlarda dört bölüm olarak nazil olduğunu, sadece 33-63. âyetlerin Necrân Hıristiyanlarınin Medine'ye ziyareti sırasında nazil olduğunu ifade etmekte (Ebû'l A'lâ Mevdûdî, Tefhimu'l Kur'an (Kur'an'ın Anlamı ve Tefsiri), İnsan Yayınları, İstanbul 1986, I, s. 203); bir kısım kaynaklar da ise surenin başından mübâhele âyetinin sonuna kadar Hıristiyanlar hakkında nazil olduğunu belirtmektedir (H.Tahsin Emiroğlu, Esbâb-ı Nüzûl (Kur'an Âyetlerinin İniş Sebepleri ve Tefsirleri), Kuzucular Ofset, Konya 1965, c.II, s.1).'

2 Örn. Sireti İbni Hişam Cilt 2, ss. 307-309 Internet: https://archive.org/details/SiretibniHiiamCilt2/page/n307/mode/2up?q=M%C3%BCbahele (29/01/2023).


Comments


sunset

İlginiz için teşekkür ederiz

İletİşİm Formu
Yararlı bağlantılar
Sorumluluk reddİ beyanı
Kullanım Polİtİkası
  • Grey Instagram Icon
  • Grey Facebook Icon
Gİzlİlİk Polİtİkası
Şartlar ve koşullar

© 2035 by The New Frontier. Powered and secured by Wix

bottom of page