İncİl'de Adem ve İsa
- kesfetmekursu
- 16 Eyl 2024
- 9 dakikada okunur
Kur'an'da İsa, Adem ile karşılaştırılır (Al-i İmran 3:59). İki peygamber arasındaki bu

karşılaştırmalı ifade, Kuran'ın İsa anlayışıyla ilgili merkezi bir pasajdır. Bizi ilgilendiren, Kuran'ın İsa'yı tasvir ederken esas olarak olumlu bir tablo mu çizmek istediği, yoksa İsa'nın Kuran'da öncelikle Hristiyanların sahip olduğu görüşe karşı bir uyarı ve düzeltici örnek olarak mı kullanıldığıdır. Danıştığım tefsirciler, üç varsayıma dayanarak Al-i İmran 3:59'daki ifadenin uyarı ve düzeltme kategorisine girdiği sonucuna varmaktalar: (1) İsa'nın doğumu Adem'in yaratılışıyla karşılaştırılmaktadır; (2) var oluş biçimleri benzer olduğu için doğaları da aynı olmalıdır; (3) Muhammed bu ifadeyle Necranlı Hristiyanların İsa anlayışını düzeltmiştir.
Bir İsa takipçisi olarak kendime, yukarıda sunulan genel kabul görmüş yoruma alternatif yorumlar olup olmadığını soruyorum.
İncil de çeşitli yerlerde Adem ve İsa arasındaki ilişkiden bahseder (örneğin Markos 1:12-13; Matta 4:1-11; Luka 4:1-13; Romalılar 5:12-19; 1. Korintliler 15:20-24; 44-49; Filipililer 2:5-11; İbraniler 1:6; vs.). Yani Muhammed'le konuşan Hristiyanlar konuya oldukça aşinaydılar ve konuyla ilgili belirli görüşleri zaten vardı. Bu nedenle Muhammed'in bu mevcut görüşlere nasıl yanıt verdiğini, neyi onayladığını ve neyi düzeltmeye çalıştığını çok merak ediyoruz. Son olarak şu soruyu yanıtlamak istiyoruz: Orada bulunan Hristiyanlar gerçekten de Al-i İmran 3:59'daki ifadeleri tam olarak Müslüman yorumcuların varsaydıkları gibi anlamış olabilirler mi?
Bu soruyu yanıtlamak için, öncelikle bu Hristiyanların Muhammed ile diyaloglarında İncil hakkındaki bilgilerine dayanarak hangi ön bilgilere sahip olduklarını bulmalıyız. İncil'deki ilgili metinlere baktığımızda, iki peygamber arasında aşağıdaki karşılaştırmaları fark etmekteyiz:
a) Adem'in yahut İsa'nın Şeytan'ın ayartmasına verdiği yanıt:

Kutsal Kitap'ta Adem ile İsa arasındaki ilk karşılaştırmayı İsa'nın denenmesiyle ilgili bölümde buluruz (Markos 1:12-13; ayrıca bkz. Matta 4:1-11; Luka 4:1-13): 'O an Ruh, İsa’yı çöle gönderdi. İsa çölde kaldığı kırk gün boyunca Şeytan tarafından denendi. Yabanıl hayvanlar arasındaydı, melekler O’na hizmet ediyordu.'1 (Markus 1:12-13). Adem ismi metinde geçmemektedir. Burada, Adem'e ince bir ima vardır. 'Yabanıl hayvanlardan' ve 'hizmet eden meleklerden' söz edilmesi Adem'in yaratıldıktan sonra kaldığı bahçeyi anımsatır. Ancak İsa 'çölde' bulunmaktadır, yani İsa'nın denendiği yer de Adem'in bahçeden ve Allah'ın huzurundan kovulmasını (Yaratılış 3:23-24; Bakara 2:38) ve dolayısıyla Adem'in başarısızlığını anımsatır: çölde hayvanlarla, ama İsa'nın durumunda ona hizmet eden meleklerle (bkz. Markos 1:12-13). Tıpkı Adem bahçede olduğu gibi, İsa da Şeytan tarafından denenir. İsa'nın denenmesi tam kırk gün sürer. İsa üç alanda sınanır ve Kuran'da anlatılan Adem'in denenmesiyle paralellikler dikkat çekicidir: (i) ilk denenme Allah tarafından yasaklanmış yiyecekleri yemekle ilgilidir. Adem'den yasak ağacın meyvesinden yemesi istenir (Araf 7:20-21), İsa'dan ise Allah'ın isteğine karşı gelerek açlığını ekmeğe dönüştüreceği taşlarla gidermesi istenir (Mt. 4:3-4; Lk. 4:3-4).
(ii) Şeytan Adem'e yasak meyveyi yedikten sonra sonsuza dek bahçede kalabileceğini ve 'melekler gibi olabileceğini' vaat eder (Araf 7:20-21). İsa'ya, Şeytan'ın isteğine uyarak kendisini bir dublör misali tapınağın mazgallarından aşağı atması halinde meleklerin koruması vaat edilir (Mt.4:5-7; Lk.4:9-12).
(iii) Son olarak, Şeytan hem Adem'e (Taha 20:120) hem de İsa'ya (Mt. 4:8-10; Lk. 4:5-8) Şeytan'ın isteklerine boyun eğmeleri halinde ebedi ya da kocaman bir krallık üzerinde egemenlik vaat eder.
Paralellikler buraya kadar, Adem ve İsa'nın denenmeleri arasındaki en büyük fark ise Şeytan'a verdikleri yanıtlardır: Adem Şeytan tarafından ayartılır ve yasak meyveden yer (Yaratılış 3:6; Taha 20:121; Araf 7:22). İsa'ysa Adem'in tam tersine, Şeytan'ın ayartmalarına karşı Tevrat'tan ayetler alıntılayarak ve böylece onların iğrençliğini ortaya koyarak direnir.2 İsa, Adem'e karşın zayıflık göstermez ve son olarak Şeytan'a kendisini rahat bırakmasını buyurur (Matta 4:10): 'İsa ona şöyle karşılık verdi: “Çekil git, Şeytan!”' Şeytan hiçbir şey elde edemeden İsa'yı terk eder (Matta 4:11): 'Bunun üzerine İblis İsa’yı bırakıp gitti. Melekler gelip İsa’ya hizmet ettiler.'3 İncil'de Adem ve İsa arasında yapılan bu karşılaştırma, Adem'in Şeytan'ın kışkırtmasıyla Allah'ın buyruğunu çiğnemesinin aksine, İsa'nın Allah'ın buyruklarına itaatini ve Şeytan'ın ayartmalarına karşı kararlılığını vurgular. Bu karşılaştırma, İsa'nın itaati ile Adem'in itaatsizliğini karşı karşıya koyar. Şeytan Adem'le karşılaşmasından zaferle çıkarken, İsa'yla karşılaşmasından şimdilik yenilmiş olarak geri çekilmek zorundadır. Karşılaştırma İsa'nın lehinedir.
b) Hem Adem hem de İsa insanlık için temsili bir role sahiptir:

Romalılar 5:12-19'da Pavlus İsa ile Adem'i insanlığı temsil etme rolleri açısından karşılaştırır: Adem Şeytan'ın ayartmasına kandığı için ölüm ve günah tüm insanlara yayılmıştır4; buna karşılık İsa, Şeytan'ın ayartmasının üstesinden başarıyla gelerek doğruluğu ve sonsuz yaşamı tüm insanlara sunmuştur:'12 Günah bir insan aracılığıyla, ölüm de günah aracılığıyla dünyaya girdi. Böylece ölüm bütün insanlara yayıldı. Çünkü hepsi günah işledi. … 15 Ne var ki, Tanrı’nın armağanı Adem’in suçu gibi değildir. Çünkü bir kişinin suçu yüzünden birçokları öldüyse, Tanrı’nın lütfu ve bir tek
adamın, yani İsa Mesih’in lütfuyla verilen bağış birçokları yararına daha da çoğaldı. 16 Tanrı’nın bağışı o tek adamın günahının sonucu gibi değildir. Tek suçtan sonra verilen yargı mahkûmiyet getirdi; oysa birçok suçtan sonra verilen armağan aklanmayı sağladı. 17 Çünkü ölüm bir tek adamın suçu yüzünden o tek adam aracılığıyla egemenlik sürdüyse, Tanrı’nın bol lütfunu ve aklanma bağışını alanların bir tek adam, yani İsa Mesih sayesinde yaşamda egemenlik sürecekleri çok daha kesindir.
18 İşte, tek bir suçun bütün insanların mahkûmiyetine yol açtığı gibi, bir doğruluk eylemi de bütün insanlara yaşam veren aklanmayı sağladı. 19 Çünkü bir adamın sözdinlemezliği yüzünden nasıl birçoğu günahkâr kılındıysa, bir adamın söz dinlemesiyle birçoğu da doğru kılınacaktır.”
İsa'yla karşılaştırılan kişinin Adem olduğu 14. ayetten açıkça anlaşılmaktadır: 'Oysa ölüm Adem’den Musa’ya dek, gelecek Kişi’nin örneği olan Adem’in suçuna benzer bir günah işlememiş olanlar üzerinde de egemendi.' Pavlus burada Adem için zaten geçerli olan şeyi İsa için de iddia etmektedir: Adem nasıl insanlık için temsili bir rol oynadıysa, İsa da insanlık için temsili olarak davranmaktadır. Pavlus'a göre Adem günahkâr insanlığın temsilcisidir. Onun hatasıyla günah ve ölüm tüm insanların arasına yayılmıştır. İsa ise Allah'ın lütfunu ve doğruluğunu temsil eder. İsa'nın doğruluğu aracılığıyla Allah'ın lütfu ve bağışlaması insanlara ulaşır.
Bu metinde de ikisi arasındaki karşılaştırma Adem'in aleyhinedir. Doğru olan İsa, Adem'in insanlık için neden olduğu soruna ilahi çözümü getirir: itaatsizlik yerine itaat ve böylece Allah'ın önündeki doğruluğun kaybı yerine tekrar kazancı.
c) Her ikisi de ilk doğanlardır ancak birbirinden farklı yaratılış düzenlerinde: Adem ilk yaratılış düzeninde, İsa ise ikinci yaratılış düzeninde:

1. Korintliler 15:20-24; 44-49, Adem'in dünyasal yaratılıştaki ve İsa'nın göksel oluşundaki ilk yerlerinden bahseder:
Pavlus burada Adem'in ilk yaratılışta ilk yaratılan olarak sahiplendiği doğasını ve rolünü vurgular: doğası gereği dünyasaldır (48. ayet) ve onun rolü, Allah'a karşı itaatsizliği ve bunun sonucunda ölümü tüm insanlar için seçmektir (21. ayet). Bu durum İsa'yla karşılaştırılır, ama bu kez dünyasal varlığıyla değil, ikinci yaratılışta ilk doğan olarak (20. ayet), yani yeryüzünden ayrılmasından sonraki varlığıyla. İsa ilk insan olarak ölümden dirilmiştir ve böylece Allah'ın ikinci yaratılışında, yani sonsuz dünyada, ilk doğandır. Bu nedenle bedeninin doğası artık 'dünyasal' değil, 'göksel' ya da 'ruhsal'dır (aa. 44-49). Onun ikinci yaratılıştaki ilk doğan olarak rolü, soyundan gelenlere Allah'ta olan sonsuz yaşamı 'miras bırakmaktır' (aa. 44-45). İnsanlar henüz halen dünyasal Adem'in suretini taşımaktadır, ancak ölümden dirilişle birlikte göksel olanın suretini taşıyacakları zaman gelecektir (49. ayet).
Bu metinde Adem ve İsa arasındaki karşılaştırma açıkça onların doğma şekillerine atıfta bulunur, ancak ikisinin de ilk doğanları iki farklı yaratılış düzeninde gerçekleşmiştir: Adem tüm dünyevi insanların atasıdır, o yeryüzünde ilk yaratılandır; İsa ise sonsuz yaşama çağrılan tüm insanların atasıdır, o gökte (yani cennette) ilk doğandır. Adem yeryüzündeki varoluşlarıyla ilgili olarak insanların atasıdır; İsa ise insanlığın ölümden dirilmeleri ve cennetteki varoluşlarıyla ilgili olarak atasıdır.
Adem ve İsa arasındaki bir sonraki karşılaştırmada baskın konular hem dünyevi yaratılışları hem de göksel dünyadaki rolleri olacaktır.
d) İtaatsizlik yoluyla aşağılanma ama alçakgönüllü itaat yoluyla yüceltilme:

Biraz tartışmalı olsa da5, Pavlus Filipililer 2:5-11'de Adem ile İsa'yı karşılaştırıyor gibi görünmektedir: 5 Mesih İsa’nın zihniyetine bağlı kalın. 6 O, Tanrı’ya benzer yapıda olduğu halde, Tanrı’ya eşit olmayı aklından
bile geçirmedi. 7 Fakat her şeyini
bıraktı ve kul yapısını alıp,
o insan olarak var oldu. 8 Üstelik, insan olarak var olduğunda kendisini alçalttı ve
ölene dek, evet, işkence direği üzerinde ölene dek itaatli oldu.
9 İşte bu nedenle de Tanrı onu daha yüksek bir konuma getirdi ve ona her isimden büyük bir isim verdi ki, 10 gökte, yerde ve yer altında olan herkes İsa’ nın ismini tanıyarak diz çöksün 11 ve her dil, İsa Mesih’i Efendi olarak kabul ettiğini acıkça söyleyerek, Babamız Tanrı’yı yüceltsin. (Yeni Dünya Çevirisi 1984).
Bu metin, İsa ve Adem arasındaki ilişki hakkında şu gözlemlerde bulunur: hem Adem hem de İsa Allah suretinde var olmalarına rağmen - Adem Allah'ın 'suretinde' yaratılmış olarak ve İsa, metinde daha fazla açıklanmamasına rağmen, olağanüstü doğumu sayesinde (Yaratılış 1:27; bkz. Filipililer 2:6) - bu onur konumunu çok farklı şekilde kullanırlar: Bu konumla yetinmeyen ve Allah gibi olmak isteğiyle davranan Adem'in aksine (Yaratılış 3:5; TaHa 20:120: Adem için Allah'ın temsilcisi olarak hüküm sürmek yeterli değil, o kendi krallığını istiyor), İsa Allah suretinde olmakla yetinir. Hatta alçakgönüllülükle, yaratılış doğası -Allah sureti- gereği hak ettiği konumdan daha düşük bir konumu bile kabul eder - ‘Fakat her şeyini bıraktı ve kul yapısını alıp, o insan olarak var oldu.’ (Filipililer 2:7). Yani İsa gönüllü olarak, Adem'in - ve onunla birlikte tüm insanlığın - Allah'ın kesin emriyle inmek zorunda olduğu seviyeye iner. Allah bu inişi, Adem'in yasak ağacın meyvesini yemesiyle bağlantılı olarak Allah'a itaatsizliğine karşı bir tepki olarak emretmişti. Adem ve onunla birlikte tüm insanlık için istem dışı bir norm haline gelen durumu İsa gönüllü olarak seçmiştir. Her ne kadar İsa, Adem'in soyundan gelen herkes gibi 'kul özünde' yaşıyor olsa da, Adem'in diğer tüm torunlarının aksine, bu aşamada itaatsizlik ederek Allah'a karşı dönmez, aksine ölene kadar Allah'a itaatkar kalır. Bunun karşılığında Allah onu her şeyin üstüne yüceltir ve ona evrendeki her bir yaratığın (Adem dahil) adının üstünde olan bir ad verir. Şu andan itibaren, Allah'ı yüceltmek için, ister gökte, yeryüzünde, ya da yer altında olsun, her yaratık İsa'ya Rab Mesih olarak itaatle secde etmelidir, tıpkı Kuran'a göre, Adem henüz Allah'la birlikteyken, tüm meleklerin ve hatta Şeytan'ın bile onun otoritesine boyun eğmesi gerektiği gibi (Bakara 2:34; bu anlayışın Yahudi temeli için bkz. 'Adem ve Havva'nın Hayatı' 13:2-16:1).
Bu pasaj (Filipililer 2:5-11) İsa ile Adem'i Allah'ın suretinde yaratılmaları açısından karşılaştırmaktadır. Aynı başlangıç koşullarına sahip olmalarına rağmen Adem, Allah'ın sureti olma görevinde başarısız olurken İsa, Adem'in soyundan gelenlerin düşmüş halini bile alçakgönüllülükle kabul eder ve bir kul olarak da bile Allah'a tümüyle itaatkârdir. Bunun için Allah onu, Adem'in itaatsizliğiyle tüm insanlar için kaybettiğinden daha da iyi bir şeref yeriyle ödüllendirir.
Bu karşılaştırmada Adem bir kez daha kaybeden rolündedir, İsa ise başarısız Adem'in başarılı ve olumlu karşılığıdır. Dünyevi var oluşuna göre Adem ve İsa birbirlerine benzemektedir. Ancak bu durumdaki kararları birbirbinden tümüyle farklı sonuçlara yol açar: Adem Allah'a karşı gururla ayaklanır ve bundan dolayı kendisi ve soyu ölümle cezalandırılır. İsa, Adem'in soyundan gelenlerin düşmüş halini alçakgönüllülükle kabul eder ve tüm dünyevi varlığı boyunca (çarmıhtaki ölümüne kadar) Şeytan'ın kendisini bir kez bile günaha düşürmesine izin vermez. Bunun için Allah tarafından sonsuz yaşam ve en yüce şeref yeriyle ödüllendirilir. İlk yaratılışın her yaratığı, ikinci yaratılışın ilk doğanına itaat etmelidir. O'nun ismi diğer tüm isimlerden, hatta Adem'in adından bile üstündür.
Sonuçlar
İncil'de Adem ve İsa'nın karşılaştırılması, Şeytan'ın ayartmasına verdikleri tepkiye (a) ve d) maddeleri), Allah'ın emrine itaatlerine (a), b), d) maddeleri), insanlığa ilişkin temsilci rollerine (b), c) maddeleri) ve insanlığın geri kalanı için bıraktıkları mirasa (b), c) ve d) maddeleri) atıfta bulunur. Şeytan'ın ayartmasına verdikleri tepkilerin karşılaştırılması dışında (bkz. yukarıdaki a) ve d) maddeleri), Adem ve İsa arasındaki karşılaştırma dünyevi varoluşlarına değil, Allah'ın önündeki durumlarına ilişkindir: Cennette Allah'ın sureti olarak bile Yaratıcısına karşı karar veren ve böylece insanlık için itaatsizlik ve ölüm biçen Adem; bu dünyada Allah'ın kulu olarak itaatinin ödülü olarak ilk diriltilen ve Allah'a yüceltilen ve böylece tüm dirilen insanların öncüsü ve temsilcisi olan İsa. Hiçbir zaman İsa'nın olağanüstü biçimde dünyaya gelişi Adem'inkiyle karşılaştırılmaz. d) maddesi bile daha çok özel yaratılışlarına verdikleri farklı tepkilerle ilgilidir ve İsa diriliş yoluyla Adem'in sahip olduğundan daha da yüksek bir seviyeye yükseltilmiştir. Pavlus ne zaman İsa'yı Adem'le karşılaştırırsa (belki d) maddesinin başlangıcı hariç) bu, İsa'nın ikinci var oluşuyla ilgilidir, yani ölümden diriltilmesi ve Allah'ın sağına yüceltilmesinden sonraki varlığıyla ilgilidir. Karşılaştırma Adem'in ilk yaratılışın atası olarak ve İsa'nın ikinci yaratılışın atası olarak rolleri ile ilgilidir. İncil'de Adem sürekli olarak Allah'tan ayrılmış, günahkâr ve ölüme mahkûm insanı temsil eder. İsa ise, Allah'la barışmış ve Allah tarafından sonsuz yaşama diriltilmiş insanı temsil eder. Adem insanlığın sorununu temsil eder: günah, adaletsizlik ve ölüm; İsa ise bunun aksine sorunun çözümünü temsil eder: itaat, doğruluk ve sonsuz yaşam. Her bir karşılaştırmada İsa, Adem'den çok daha üstün olarak sunulur.
Müslüman müfessirlerin Al-i İmran 3:59'u ele alışlarından da anlaşılacağı üzere, iki adam hakkındaki İslami görüş, aşağıdaki noktalarda bu Hristiyan görüşüyle çelişmektedir:
(1) Kutsal Kitap'ta Adem ve İsa arasında doğrudan var oluşlarıyla ilgili olarak bir karşılaştırma yapıldığında bu, iki farklı yaratılış düzenindeki var oluşlarına dairdir: Adem'de onun dünyevi yaratılışı, İsa'da ise insanın gelecekteki diriliş varlığı, yani insanın cennette, Allah önünde, ikinci yaratılıştaki durumu söz konusudur. Buna karşılık Müslüman yorumcular, Kuran'ın bu iki adamı 'sadece' dünyevi yaratılışlarına göre karşılaştırdığını varsaymaktadır. Meryem'in İsa'ya gebe kalışı Adem'in yaratılışına tekabül eder.
(2) İncil, Adem'in başarısızlığı karşısında İsa'nın başarısını kutlarken Müslümanlar, İsa'yı Adem'den hiçbir şekilde üstün görmezler. Aslında onun yaratılışı Âdem'inki kadar muhteşem değildir. Bu nedenle, İsa'ya başka hiçbir alanda da (yani doğalarının karşılaştırılmasında) Adem'den daha fazla öncelik verilmemelidir. Başka bir deyişle, İsa daha ziyade Adem'e tabidir. Hristiyanlarsa İsa'yı, evrende mümkün olan en yüksek konuma yükseltilmiş olarak anlarlar.
Adem ve İsa arasındaki karşılaştırma, kabul ettikleri kutsal metinler ve yorumları nedeniyle Müslümanlar ve Hristiyanlar arasında tamamen farklı tepkilere neden olmaktadır. Müslümanlar için bu, İsa'nın şahsının Hristiyanlar tarafından hakkı olmadığı halde yüceltilmesine karşı verilen mücadelenin bir ifadesidir. Hristiyanlar için ise, Allah'ın Mesih'i, Adem'den ve onun soyundan gelen tüm insanlardan ve evrendeki diğer tüm yaratıklardan üstün tutmasının bir ifadesidir. Eğer Al-i İmran 3:59'un İslami yorumu doğruysa, bu ayet gerçekten de Hristiyan görüşünün temelden bir düzeltmesidir. Ancak, Necranlı Hristiyanların bilgi düzeylerine dayanaraktan Kuran'daki ifadeleri kendi görüşlerine yönelik bir düzeltme olarak anlamış olabileceklerinden şüpheliyim. Bundan ziyade, Muhammed'in Al-i İmran 3:59'daki sözleriyle Hristiyan inançlarında doğrulandıklarını düşündüklerine inanıyorum. Ancak bu konu hakkında daha fazlası bir sonraki blogda.
1 Aksi belirtilmedikçe tüm Kutsal Kitap pasajları Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2009 baskısından alınmıştır (bakınız https://incil.info/)
2 (i) Yasanın Tekrarı 8:3: '... İnsanın yalnız ekmekle yaşamadığını, RAB’bin ağzından çıkan her sözle yaşadığını size öğretmek için yaptı bunu.' (ii) Yasanın Tekrarı 6:16: '... Tanrınız RAB’bi denemeyeceksiniz.' (iii) Yasanın Tekrarı 5:9: 'Putların önünde eğilmeyecek, onlara tapmayacaksın. Çünkü ben, Tanrın RAB, kıskanç bir Tanrı’yım. Benden nefret edenin babasının işlediği suçun hesabını çocuklarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım.'
3 Yani Kuran'daki Adem portresine göre İsa, Allah'ın kendi temsilcisinin davranmasını istediği gibi davranır (Sad 38:72-75). Şeytan Adem'in önünde itaatle secdeye kapanmamış olsa da, bu bölümde İsa'nın buyruğunu itaatle yerine getirmekten başka seçeneği yoktur.
4 J.D. Dunn'a göre, Romalılar 1:18-23; 3:23; 7:7-11; 8:19-22'de de günahkâr insanlığın temsilcisi olarak Adem'le paralellikler vardır (J.D. Dunn, Christology in the Making, ss. 101-105).
5 Bakınız: J.D. Dunn, The Parting of the Ways Between Christianity and Judaism and their Significance for the Character of Christianity, s. 254.
Comments