top of page

Kuran'ın genel tanıklıĞında İsa'nın dİrİlİŞİ

  • kesfetmekursu
  • 12 Ağu
  • 8 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 12 Ağu


white person holds two dead people with his hands
İsa Mesih Hz. Adem'i ve Hava'yı mezardan kaldırıyor

Temelde, İsa'nın dirilişi Kuran'da sorgulanmaz. İsa'nın kendisi bundan bahseder: ‘Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir) (as-salaam)' (Meryem 19:33). Müslüman âlimler arasındaki tartışma, yukarıdaki ayette bahsedilen olayların tarihsel sıralaması üzerinde yoğunlaşmaktadır. En yaygın görüş, sıralamanın doğum - dünyadan çağrılması sırasında ölmeden göğe yükseliş - tarihin sonunda dünyaya dönüş - ölüm - ve Kıyamet Günü'nde yeniden diriliş şeklinde olması gerektiğidir. İsa'nın tarih içerisinde, Son Gün'den önce diriltildiği fikri Müslüman ilahiyatına yabancıdır.

Son blogda sunulan Al-i İmran 3:59'u anlayış tarzı, İsa'nın yaşamı hakkında genel kabul görmüş olaylar dizisini temelden sorgulamaktadır. Eğer 59. ayet yeryüzünden kaldırılması bağlamında İsa'nın dirilişinden bahsediyorsa, sıralama şu şekilde olmalıdır: Doğum - dünyadan çağrılma ve Allah katına yükseltilmesi, İsa'nın Hristiyan takvimine göre 1. yüzyıldaki dirilişi de dahil olmak üzere - ve belki genel dirilişten önce dünyaya geri dönüş. Bu blogda ilgilendiğim, Kur'an'ın bu sıralamayı ne ölçüde doğruladığı ya da yalanladığı sorusunun cevabıdır.

Kanımca, Kuran'da, Al-i İmran 3:59'u İsa'nın yeryüzünden kaldırılmasıyla bağlantılı olarak dirilişine dair bir ifade olarak yorumlamamızı, yani onun Kıyamet'te değil, daha erken, tarih içinde bildiğimiz bir tarihte (Hıristiyan takvimine göre yaklaşık 30 yılında) dirilişini doğrulayan en az üç metin vardır.


(i) İsa'nın Son Gün'den önce dirilişinden açıkça söz edilir: Cin 72:18-20

Emmausjünger
Auferstandener Jesus erscheint Emmaus Jünger

Christoph Luxenberg Cin 72:18-20 pasajını, onun aracılığıyla tanınan Süryani-Aramice okuma yöntemini kullanarak analiz etmektedir. Bu yöntemi kullanarak, daha önce anlaşılması zor olduğu düşünülen ayetlere1 ışık tutmayı başarır. Onun önerdiği çeviri şöyledir:

ʻ(Cin, görünmez varlıklar, ruhlar, haber veriyorlar ki...):

18. İbadet Allah'a mahsustur, bu yüzden Allah'tan başkasına yalvarmayacaksınız;

19. Ve Allah'ın kulu [Luxenberg tarafından İsa olarak anlaşıldı] dirildiğinde ve ona yalvarmaya (= ibadet etmeye) devam ettiğinde, onlar (insanlar) neredeyse ona (ilah olarak) tapıyorlardı;

20. (bunun üzerine savunmaya geçerek (konuşuyor değil)): "Şüphesiz ben Rabbime yalvarırım ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmam!"'2

Luxenberg'in kendisi bu pasajla ilgili şu yorumu yapar: ʻ19. ayetin gelişiyle birlikte Kur'an, Allah'ın diriltilmiş, göğe yükselmeden önce bir süre insanlar arasında yaşamış olan kulu hakkında ilk kez bildiride bulunur. Bu ayrıntı, İsa'nın ölümü, dirilişi ve göğe yükselişinden bahseden diğer dört pasajda (Sure 3:55; 4:158; 5:117; 19:33) yer almamaktadır.ʼ3 Luxenberg'in bu ayetlerle ilgili yorumu doğruysa, Kuran İsa'nın Kıyamet Günü'nden önce, yani hala insanlık tarihi kapsamında diriltildiğini ve yeryüzünden çağrılıp Allah'a yükseltilmeden önce, hala normal yaşamda olan insanlar arasında bir süre kaldığını açıkça belirtmektedir.

(ii) İsa'nın diriliŞle baĞlantılı olaĞanüstü rolü


weisse Gestalt verlaesst ein Felsengrab; laesst die Weissen Todeskleider zurück.
İsa Mezardan Çıkıyor

Kuran'ın genel tanıklığı, İsa'nın insanlığın genel dirilişinde oynayacağı olağanüstü bir rolü

olduğunu vurgular. Bu gerçek en açık şekilde Zuhruf 43:61'de sunulur:

Ve hakkıkat o [İsa Mesih], saat için bir ılimdir, onun için sakın o saatin geleceğinde şekk etmeyin de bana tabi' olun, işte bu yegâne doğru yoldur' (Zuhruf 43:61;  Elmalılı Meali (Orijinal)).

Müfessirler 'saat'in açıkça nihai yargıya, yani tüm insanların kabirlerinden dirileceği güne işaret ettiği konusunda hemfikirdirler. Ayetin bağlamı, İsa'nın dirilişle ilgili rolünün, dünyevi varlığı ve misyonundan daha büyük bir önem taşıdığını göstermektedir: Dünyevi varlığı sırasında 'Îsâ, kendisine lutuflarda bulunduğumuz ve İsrâiloğulları’na ilâhî kudretin örneği kıldığımız bir kuldur ancak' (Zuhruf 43:59). Ancak dirilişle ilgili olarak İsa, İsrailoğulları'nın çok ötesinde, hatta Hz. Muhammed'in (inanmayan) çağdaşları ve hatta tüm insanlık için - en azından Kuran okuyucuları için - bir işaret haline gelir. İsa dirilişin bir işareti4 olduğu için, daha önce dirilişe inanmayan insanlar bile şüphe etmeyi bırakmalıdır: ‘Sakın ondan şüphe etmeyin ve bana tâbi olun. Bu dosdoğru yoldurʼ (Zuhruf 43:61).

Bu 61. ayetin yaygın bir yorumu, İsa'nın Son Yargı'dan kısa bir süre önce dünyaya döneceği ve dönüşüyle birlikte yakında gerçekleşecek olan genel dirilişi ilan edeceğidir.5 Ancak ayetin amacı, yani Hz. Muhammed'in inanmayan çağdaşlarını insanlığın dirilişinin gerçekliği konusunda ikna etmek (bkz. Zuhruf 43:66-69 6), böyle bir yorumu desteklemez. Yoksa bu inanmayanlar dirilişin gerçekliğine olan inançlarını İsa'nın aynı derecede varsayımsal ve halen beklemede olan dönüşüne dayandırmak zorunda kalacaklardır. Ama neden İsa'nın dünyaya dönüşü -ki bu onun şu anda bir yerde saklı olarak kaldığını ima eder- onlar için insanlığın dirilişinden daha inandırıcı olsun? Ve İsa saklandığı yerden dönse bile ama henüz kendisi dirilmemiş olsa, böyle bir dönüş genel diriliş hakkında ne söyleyecektir? İsa'nın geri döneceği umudu inanmayanları ölülerin genel bir dirilişi olacağına ikna edemez. İsa'nın 'saatin işareti' olma görevi bu imansızlar için imana yardımcı olmazdı ve İsa, onların yeryüzündeki varlıkları süresince inanabilecekleri bir işaret olmazdı, çünkü işaret ancak gelecekte - İsa'nın dönüşünde - bir işaret haline gelecekti.Ayrıca, eğer İsa gerçekten dönüşüyle birlikte dirilişin yakınlığını duyuracak olsaydı, inanmayan çağdaşlarının Hz. Muhammed'in işleyişi sırasında bunu neden 'fark etmeyecekleri' de açık değildir: 'Hep o saate, hiç farkında değillerken ansızın onun başlarına gelivermesine bakıyorlar' (Zuhruf 43:66; Elmalılı Meali (Orijinal)). Yaygın yorum doğruysa Hz. Muhammed'in çağdaşları için henüz farkında olunacak bir şey yoktur, çünkü Hz. Muhammed'in söylediği ancak gelecekte, İsa'nın Son Yargı'dan kısa bir süre önceki dönüşünde yerine gelecektir. Ve diriliş saati böylece insanlığı aniden habersizce yakalamayacaktır, çünkü o İsa'nın ortaya çıkışıyla zaten duyurulmuş olacaktır. Ancak, eğer Hz. Muhammed ‘işaretʼle, İsaʼnın Allah katına yükseltilmesinden önce, dünyadan ayrılışı sırasındaki dirilişini kastediyorsa, bu çağdaşları için güçlü bir argüman olacaktır: İsaʼnın - Hz. Muhammedʼin sözleri sırasında - zaten geçmişte kalan dirilişiyle kanıtladığı gibi, ölümden diriliş vardır. Ve İsa zaten dirilmiş olduğu için, diğer tüm insanların da zamanın sonunda dirileceğini en azından hayal edebiliriz. Her halükarda, Allah insanı ikinci kez yaratma ve onu kendisine geri getirme imkânına sahip olduğunu zaten göstermiştir. Bu şekilde İsa, dirilişe inanmak için neden veren gerçek bir 'işaret'tir. İsa'nın çoktan gerçekleşmiş dirilişine karşı inançsızlıkları nedeniyle, 'hiç farkında değillerken ansızın onun [diriliş saatinin] başlarına gelivermesine bakıyorlar' (Zuhruf 43:66; (Elmalılı Meali (Orijinal)). 'İşareti' reddetmişlerdir ve doğrudan dirilişe hazırlıksız yakalanma yolundadırlar. Yani Zuhruf 43:61, İsa'nın dirilişinin insanlık tarihi içerisinde gerçekleştiğini varsayıyor gibi görünmektedir. Bildiğimiz insanlık tarihi kapsamında, diğer tüm insanlardan önce diriltildiği için, İsa (kendisinden sonra) tüm insanlar için diriliş saatinin işareti olmuştur.


iii) İkinci yaratılıŞın ilk dİrİltİlenİ: Lokman 31:28


White person holds two dead people
Jesus auferweckt Adam und Eva

İsa'nın dirilişteki özel rolüne işaret eden bir başka ayet de Lokman 31:28'dir:

Sizin hepinizin yaratılmanız da yeniden diriltilmeniz de sadece bir tek kişinin yaratılması ve diriltilmesi gibidir; Allah her şeyi işitir, her şeyi görürʼ (Lokman 31:28).

Müslüman tefsirciler ayetin sadece Allah'ın insanları diriltmesinin ne kadar kolay olduğunu göstermek istediğine inanırlar: sanki Allah sadece tek bir kişiyi diriltmek zorundaymış gibi. Ancak ayet, Allah'ın her bir insanı 'ol!' emriyle diriltmeyeceği şeklinde de anlaşılabilir. Daha ziyade, diriliş, insanlığın yaratılışıyla aynı şekilde gerçekleşiyor görünmektedir: Allah sadece bir özel temsilci seçer ve ona 'ol!' emrini verir. Diğer tüm insanlar daha sonra bu temsilciden 'doğal', çok daha az gösterişli bir şekilde 'yaratılır' veya 'diriltilir'. Her durumda, her okuyucu insanlığın yaratılışıyla ilgili olarak bu 'tek kişinin' kim olduğu sorusunun cevabını bilir: bu açıkça Adem'dir. Allah onu 'ol!' emriyle yaratmıştır ve diğer tüm insanlar doğal bir şekilde, üreme süreciyle ondan türemiştir. Neden dirilişte de diğer tüm insanların dirilişini 'doğal bir şekilde' mümkün kılan 'tek kişi' olmasın?İlk bakışta, insanların dirilişiyle bağlantılı olarak bu 'tek kişinin' kim olabileceği sorusunun cevabı zor görünmektedir. Öte yandan, Zuhruf 43:61 bağlamında İsa'ya dirilişle ilgili olarak olağanüstü bir rol düştüğünü zaten görmüştük. Al-i İmran 3:59 ve Lokman 31:28'deki iki ifadeyi bir araya getirdiğimizde, 'tek kişinin' kimliğine ilişkin cevap açık görünmektedir: Adem'in yaratılışıyla kıyaslanabilecek 'tek kişi' insanlığın dirilişinin temsilcisidir (Lokman'a göre) ve İsa 'Allah katında'7 - yani, dirilişi anlamında- Adem'in yaratılışıyla kıyaslanabilir (Al-i İmran 3:59'a göre). Böylece mantıklı sonuç, insanların dirilişi bağlamında 'tek kişinin' İsa olduğudur. Ne yazık ki, İsa'nın dirilişinden diğer tüm insanların dirilişinin tam olarak nasıl gerçekleşeceği sorusu bu ayette daha fazla ele alınmamıştır. Ancak en azından İsa'nın dirilişinin, tıpkı Adem'in yaratılışı gibi, diğer tüm insanlarınkinden önce olduğu sonucuna varılabilir. Lokman 31:28'e göre, insanların, nasıl dünyevi yaratılışları Adem'in yaratılışına bağlıysa, dirilişleri de İsa'nın dirilişine bağlıdır. İsa böylece dirilen insanlığın 'atası' haline gelir. İsa'nın genel dirilişle ilgili bu üstün pozisyonu muhtemelen Adem'de olduğu gibi zamansal bir bileşene de sahiptir. Âdem gibi İsa da ilgili yaratılış düzeninin ilk doğanıdır. Al-i İmran 3:59'un daha önceki bloglarda önerilen yorumu bu nedenle Lokman 31:28 ile ilişkin olarak da anlamlıdır.


En azından ele alınılan üç ayette (Cin 72:18-20; Zuhruf 43:61 ve Lokman 31:28) Kur'an, Al-i İmran 3:59'un bu blogda önerilen yorumunu desteklemektedir: İsa, Allah tarafından, dünyadan geri çağrılması bağlamında, yani Kıyamet'ten önce, insanlık tarihi hala devam ederken diriltilmiştir. Sonuç olarak, Kuran'ın genel tanıklığı, İsa'nın insanlık tarihi içinde dirildiğini doğrulamaktadır.



1 Paret, 19. ayet hakkında şu tespitte bulunur: ʻAyetin yorumu oldukça belirsizdirʼ (bkz. Christoph Luxenberg, ʻNeudeutung der arabischen Inschrift im Felsendom zu Jerusalemʼ, in Karl-Heinz Ohlig/Gerd-Rüdiger Puin „Die dunklen Anfänge. Neue Forschungen zur Entstehung und frühen Geschichte des Islam“, Berlin (Verlag Hans Schiler) 2005; s. 131).


2 ʻ(Die Ğinn, die unsichtbaren Wesen, Geister, berichten, dass...): 18. und dass die Verehrung Gott (gebührt), so sollst du neben Gott keinen anderen anrufen; 19. und dass, als der Knecht Gottes [von Luxenberg als Jesus verstanden] auferstanden war und er ihn (weiterhin) anrief (= verehrte), sie (die Menschen) ihn beinahe (als Gott) verehrt hätten; 20. (worauf er abwehrend) sprach (nicht sprich): „Ich rufe doch meinen Herrn an und geselle ihm keinen anderen bei!”’ Christoph Luxenberg, ʻNeudeutung der arabischen Inschrift im Felsendom zu Jerusalemʼ, in Karl-Heinz Ohlig/Gerd-Rüdiger Puin „Die dunklen Anfänge. Neue Forschungen zur Entstehung und frühen Geschichte des Islam“, Berlin (Verlag Hans Schiler) 2005; s. 135.

3 ʻMit der Erschließung von Vers 19 berichtet der Koran erstmals vom auferstandenen Knecht Gottes, der vor seiner Himmelfahrt eine Zeitlang unter den Menschen verweilte. Aus den vier anderen Stellen, in denen vom Sterben, der Auferstehung und der Himmelfahrt Jesu gesprochen wird (Sure 3:55; 4:158; 5:117; 19:33), geht dieses Detail nicht hervor.ʼ Christoph Luxenberg, ʻNeudeutung der arabischen Inschrift im Felsendom zu Jerusalemʼ, in Karl-Heinz Ohlig/Gerd-Rüdiger Puin „Die dunklen Anfänge. Neue Forschungen zur Entstehung und frühen Geschichte des Islam“, Berlin (Verlag Hans Schiler) 2005; s. 135.


4 ʻ… al-Sijistani speaks of Jesus as being the “sign of resurrection” because he taught his disciples of things that would only be manifested at the time of the Lord of the Resurrectionʼ (Todd Lawson, Crucifixion, s. 129).

5 Bununla birlikte, farklı yorumlar da vardır. Örneğin 'Fetwa Netʼ, İsaʼnın mucizevi doğumu ile dirilişin bir işareti olarak rolü arasında bir bağlantı görmektedir: ʻYukarıda zikredilen ayette Allah Teâlâ, İsa aleyhisselamın kıyamet için bir bilgi/ilim olduğunu bildirmektedir. Bunu anlamak için İsa aleyhisselamın yaratılışına bakmak gerekir. İsa aleyhisselam babasız olarak dünyaya gelmiştir. Allah Teâlâ onun yaratılışının Âdemʼin yaratılışı gibi olduğunu bildirmektedir. “Doğrusu Allah katında İsaʼnın durumu Âdemʼin durumu gibidir. Onu topraktan yarattı sonra da ona: «Ol!» dedi. O da hemen oluverdi.” (Al-i İmran, 3:59) Âdem aleyhisselam topraktan yaratıldı. Onun İsa aleyhisselam gibi bir annesi de yoktu. Niçin Allah onu İsaʼya benzetti? Çünkü toprak, tıpkı Meryem gibi ona annelik vasfı görmüştü. İkisinin de ortak yönü, babasız dünyaya gelmeleriydi. İşte kıyamet günü insanların kalkışı da aynen böyle olacaktır. Yani babasız ama anne vasıflı topraktan… İsa aleyhisselam işte bu açıdan kıyamet için bir ilimdir/bilgidir. Yani İsa aleyhisselam nasıl babasız dünyaya gelmişse kıyamette insanlar böyle dirilecektir. Kıyamette yeniden dirilmeyi kabul etmeyenlere, imkânsız görenlere Allah Teâlâ İsa aleyhisselamı örnek vermiştir. İsaʼnın yaratılışı nasıl olduysa, Âdemʼin yaratılışı öyledir; dolayısıyla sizin de yeniden dirilişiniz onun gibi olacaktır. Görüldüğü gibi ayet, İsa aleyhisselamın kıyametten önce tekrar dünyaya geleceğinden bahsetmemektedir.ʼ (bakın Fetva Net, ‘Fetva Sorʼ, ‘İsa kıyamet için bir bilgidirʼ ayetini nasıl anlamalıyız, 13 August 2013, in https://www.fetva.net/yazili-fetvalar/isa-kiyamet-icin-bir-bilgidir-ayetini-nasil-anlamaliyiz.html)


6 Bütün yaptıkları, kendileri farkında bile olmadan kıyametin ansızın kopmasını beklemekten ibaret! Allah’a itaatsizlikten sakınanlar dışında, dostlar bile o gün birbirinin düşmanıdır. Ey kullarım, âyetlerimize iman edenler ve emirlerimize boyun eğenler (muslimuun)! O gün size korku yoktur, üzüntü de çekmeyeceksiniz.'


7 Yani, dirilişten sonra, çünkü insanın yolu açıkça belirlenmiştir: İnsanlığın yeryüzüne inişinden sonra Allah vurgular: '“Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan diriltilip çıkarılacaksınız” dedi' (Araf 7:25), Allah'ın huzuruna çıkmak için:Hepiniz dönüp O’nun huzurunda toplanacaksınız, bu Allah’ın gerçek vaadidir ...ʼ (Yunus 10:4).

Yorumlar


Yararlı bağlantılar
Sorumluluk reddİ beyanı
Kullanım Polİtİkası
  • Grey Instagram Icon
  • Grey Facebook Icon
Gİzlİlİk Polİtİkası
Şartlar ve koşullar

© 2035 by The New Frontier. Powered and secured by Wix

bottom of page