top of page

`Kuran-ı Kerİm’ de İsa hakkında İsa Takİpçİsİ` Adlı Bloguma Hoş Geldİnİz

  • kesfetmekursu
  • 5 Tem 2024
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 6 Tem 2024

Motİvasyonum

20 yılı aşkın bir süredir, bir İsa takipçisi olarak, özellikle İslam dininin etkin olduğu bir çevrede

yaşıyorum. Bu nedenle kendi okumalarımla Kuran’ı ve birçok bireysel konuşma aracılığıyla günümüzde yaşanılan İslam çeşitlerini araştırdım. Başlangıçta ilgim İslam ve Hristiyanlık arasındaki genel farklara yönelikti. Zamanla odağım gittikçe netleşerek İsa’nın Kuran ve İncil’deki tasvirine yöneldi.


İsa’nın Kutsal Kitap’taki (yani Tevrat, Zebur ve İncil’deki) betimlemelerine alışık olduğumdan, Kuran’da onun hakkında çizilen portre bana başlangıçta yabancı geldi.

Kuran’da İsa’nın yaşamı ve işleriyle ilgili temel ifadeler hem Melek Cebrail tarafınca İsa’nın doğumu müjdelenirken (Al-i İmran 3:42-59) hem de Allah tarafından Kıyamet gününde, peygamberler topluluğu önünde, geriye dönük olarak (Maide 5: 109-120) verilir. Yani bilgiler, doğrudan etkilenmiş görgü tanıklarının anlattıklarına değil, gözlemcilerin betimlenen olaydan uzak bir zamanda bildirdiklerine dayanır. İncil’de görülen İsa’nın vaizlik faaliyeti ve onun halk ile dini önderlerle olan yoğun etkileşimine Kuran yalnızca hafiften değinir. Baskın bir konu olan İsa’nın çarmıha gerilip dirilmesi – İncil’in yaklaşık olarak %40’ını oluşturur – Kuran iletisinde görünüşte yüzeysel, az sayıda ama çok tartışılan ayetlerde işlenir.

https://reasonsforjesus.com/wp-content/uploads/2017/10/jesus-muhammad-e1508619013339.jpg.webp
Hristiyanlık ve Müslümanlıkta İsa portresi

Daha da şaşırtıcı olan ise İsa’nın kişiliğinin İslami yorumu ile Hristiyan yorumu arasındaki farklardır. Kutsal Kitap – Hristiyan yorumuna göre – İsa’nın eşsizliğinden, olağanüstü doğumu ve türlü mucizeleriyle onaylanmış Allah’ın Mesih’i; dünyanın günahlarına karşılık Allah tarafından seçilmiş kurban; insanlığı Allah’la barıştıran kurtarıcı; Allah’ın Ruhu’nu imanlılar üzerine dökerek insanlığı tekrar Allah suretine getiren; Allah’a dönmenin tek yolu; dirilmiş olan ve ikinci yaratılışın ilk doğanı; göğe yükselmiş olup Allah sağında oturan evrenin efendisi; kendisine insanlığı diriltme ve Kıyamet gününde yargıç olma görevi verilen kişi olarak bahseder.


Kuran'sa İsa’yı, benim başvurduğum alimlere göre, özel doğumu ve kendisine Allah tarafından bahşedilen mucizelerinden dolayı önem arz eden, ama kişiliği ve iletisi bakımından diğer peygamberlerden önemli bir farkı, onlara karşı üstünlüğü olmayan biri olarak betimler. İsa için kullanılan Mesih kavramı, Allah’ın ona verdiği görev için işlevsel anlamı olmayan bir lakabtır; o, kendisinden önceki ve sonraki tüm peygamberler gibi, Allah’ın sonsuz geçerli bildirisini duyurmak için gönderilmiştir; büyük peygamberlerden biridir, ama dünyaya ilk gelişinde evrensel önemi yoktur, sadece İsrailoğullarına gönderilmiştir; asla kaybolmuş insanlık için temsili kurban değildir; henüz vefat etmemiştir, bir mucize aracılığıyla ona zulmedenlerin elinden diri olarak göğe kurtarılmıştır; cennette, zamanın sonunda dünyada üstleneceği ikinci görevini beklemektedir; dünyasal tarihin sonunda Allah’a ve Kuran öğretisine davet eden bir uyarıcı olacaktır; kıyametten önce ölecek ve diğer tüm insanlarla birlikte son yargıda dirilecektir; Allah’ın fiziksel oğlu değildir ve asla Allah’a eş koşulamaz; İsa’nın Hristiyanlarca yanlış anlaşılan kişiliği ve yine onlarca tahrif edilen iletisi son peygamber olan Hz. Muhammed’in etkinliğiyle düzeltilmiş olup yeni vahiy sayesinde Müslümanlar için büyük ölçüde önemsiz hale gelmiştir.

Tefsir Eseri

Bu durumdan ötürü birçok alim, İncil ve Kuran’daki İsa arasında yalnız çok az sayıda yüzeysel temas noktalarının olduğu sonucuna varıyor. Genel görüşe göre bu iki portrede aynı kişiden bahsedilip bahsedilmediği sorusuna, aralarında yeteri kadar uyum olması nedeniyle, en azından olumlu cevap verilebilir. Fakat bunun dışında bu iki İsa tasviri birbiriyle temelden çelişmekte.


Alimlerin bu fikir birliğinden ötürü hayal kırıklığına uğramış olarak ve Kuran’ın İsa tasvirinde İncil’deki portresiyle daha çok örtüşme bulma umuduyla Kuran’daki ilgili ayetleri ve hakkında yüzyıllardır yapılan yorumları yoğun bir şekilde incelemeye başladım. Özellikle Seyyid Kutub’un Kuran’ın Gölgesinde (Fî Zılâl’il Kur’an) adlı tevsirini okumak, hiç de tatmin edici bulmadığım bu durumdan bir çıkış yolu bulmamı sağladı.


Yoğun bir araştırma ve derin düşünme süreci sonrası, Kuran ve İncil’deki İsa imgeleri arasında iki dinin de alimlerinin kabul ettiğinden çok daha fazla uyum olduğu sonucuna vardım. İlgili uzmanlarca bu iki İsa tasvirinin çelişkili algılanan birçok yönünün getirdiği sıkıntılar, kanımca derinlemesine yorumsal araştırmalarla giderilebilir. Kafamda, iki din arasında ana hatlarında örtüşen bir İsa anlayışı oluşmaya başladı. Yeni edindiğim bu görüşleri karşınızdaki blogda sunup açıklayacağım. Bu süreçte işlenen konular İsa’nın dirilişi, dünyadaki hayatına son verilişi, Hz. Adem’e olan benzerliği, dünyaya ikinci gelişi ve Kıyamet sırasındaki görevi olacak. Son olarak bu edinilen anlayışların, Allah’a tümüyle adanmış insanların iman ve eylemlerini nasıl etkileyebileceği sorusu ortaya çıkacaktır.

Siz okuyucuları, blogda sunulan fikirleri olabildiğince önyargısızca incelemeye davet ediyorum. Lütfen sunulanı tercih ettiğiniz geleneğe dayanarak aceleyle yargılamaktan kaçının. Öte yandan ben de ilgiyle sizin sağlam temelli görüşünüzü duymayı ve blogda sunduğum fikirlere yönelik akla dayalı eleştiriler almayı beklerim. Bu blog, İsa’nın Kuran’daki kişilik ve iletisinin birlikte ve derinden keşfine vesile olup; Allah’ın bu peygamberle olan tasarılarının 21. yüzyılda da tümüyle gerçekleşmesine katkıda bulunsun.

コメント


sunset

İlginiz için teşekkür ederiz

İletİşİm Formu
Yararlı bağlantılar
Sorumluluk reddİ beyanı
Kullanım Polİtİkası
  • Grey Instagram Icon
  • Grey Facebook Icon
Gİzlİlİk Polİtİkası
Şartlar ve koşullar

© 2035 by The New Frontier. Powered and secured by Wix

bottom of page